-
1 kireç gibi
deathly pale, very white -
2 kireç
kireç gibi kreideweiß;kireç kaymağı <- nı> Chlorkalzium n, Kalziumchlorid n -
3 kireç
Kalk m\kireç gibi ağarmak/olmak kalkweiß werden/sein\kireç söndürmek/tutmak Kalk löschen/ansetzen -
4 kireç
1. جبس [جِبْس]Anlamı: mermer, alçı taşı gibi taşın maddesini oluşturan kalsiyum oksit2. جص [جِصّ]Anlamı: mermer, alçı taşı gibi taşın maddesini oluşturan kalsiyum oksit3. جير [جِير]Anlamı: mermer, alçı taşı gibi taşın maddesini oluşturan kalsiyum oksit4. شيد [شِيد]Anlamı: mermer, alçı taşı gibi taşın maddesini oluşturan kalsiyum oksit5. قرمد [قَرْمَد]Anlamı: mermer, alçı taşı gibi taşın maddesini oluşturan kalsiyum oksit6. كلس [كِلْس]Anlamı: mermer, alçı taşı gibi taşın maddesini oluşturan kalsiyum oksit -
5 kireç
"(slaked or unslaked) lime. - gibi deathly pale; very white. - gibi olmak to turn pale. - harcı mortar made of slaked lime and sand. - kuyusu lime pit. - ocağı limekiln. - söndürmek to slake lime. - suyu limewater. " -
6 kalkweiß
-
7 kreidebleich
kreidebleich ['--'-] adjkireç gibi, beti benzi kireç kesilmiş -
8 käsig
käsig adj pıhtılaşmış; fam kireç gibi -
9 taş
1.1) в разн. знач. ка́меньtaş cıvatası — опра́ва для [драгоце́нного] ка́мня
atlama taşı — ка́мень, поло́женный в во́ду, по кото́рому мо́жно перейти́ че́рез руче́й
çakmak taşı — креме́нь
değerli taş — драгоце́нный ка́мень
kırma taş — ще́бень
kireç taşı — известня́к
temel taşı — а) ка́мень для фунда́мента; б) перен. краеуго́льный ка́мень
2) геол. го́рная поро́даkayağan taş — ши́фер, кро́вельный сла́нец
kayrak taşı — сла́нец
3) ша́шка (в шашечной игре); фи́шка (в домино)dama taşı — ша́шка
4) столб [из ка́мня]dikili taş — обели́ск; сте́ла
kilometre taşı — придоро́жный километро́вый столб; пике́т
2.1) ка́менный, из ка́мняtaş köprü — ка́менный мост
taş merdiven — ка́менная ле́стница
taş toprak — камени́стая земля́ (по́чва)
2) жесто́кий, ка́менный (о сердце и т. п.)◊
taş atmak — броса́ть ка́мушки в чей-л. огоро́д, де́лать оби́дные намёки, задира́ться◊
taşa bastırmak — закида́ть камня́ми (убить)◊
taş bebek gibi — ку́кла, манеке́н (о холодной красавице)◊
taş çatlasa — что ни де́лай; хоть тре́сни; от си́лы, са́мое большо́е (букв. е́ сли да́ же тре́ снет ка́мень…)◊
-a taş çıkartmak — дать сто очко́в вперёд кому; превзойти́, перещеголя́ть кого; брать верх над кем◊
taş devri — ка́менный век◊
taşı gediğine koymak — уда́чно (к ме́сту) вста́вить слове́чко◊
taş gibi — о́чень твёрдый; как ка́мень◊
taş gibi yürek — ка́менное се́рдце◊
taş kesilmek — а) окамене́ть; б) остолбене́ть, опе́шить (от удивления) -
10 كلس
IكِلْسkireçAnlamı: mermer, alçı taşı gibi taşın maddesini oluşturan kalsiyum oksitIIكَلَّسbadanalamak -
11 kuyu
коло́дец (м)* * *1) коло́децkuyudan su çekmek — брать во́ду из коло́дца
arteziyen kuyusu — артезиа́нский коло́дец
kör kuyu — вы́сохший коло́дец
2) тж. перен. я́маkireç kuyusu — известко́вая я́ма
3) ша́хтный ствол; сква́жинаpetrol ve gaz kuyuları — нефтяны́е и га́зовые сква́жины
••- kuyu gibi
- kuyusunu kazmak -
12 бледный
soluk,solgun; sönük,renksiz,cılız* * *1) sarı; soluk, solgunбле́дные гу́бы — soluk dudaklar
бле́дное лицо́ — sarı yüz, uçuk beniz
она́ была́ о́чень бле́дна́ — yüzü çok sarıydı
она́ была́ бле́дна́ как полотно́ — yüzü kağıt gibi olmuştu; kireç kesilmişti
2) перен. sönük, renksiz, cılızбле́дный расска́з — renksiz / cılız bir öykü
-
13 جبس
جِبْس1. kireçAnlamı: mermer, alçı taşı gibi taşın maddesini oluşturan kalsiyum oksit2. sıva3. alçı -
14 جص
جِصّ1. kireçAnlamı: mermer, alçı taşı gibi taşın maddesini oluşturan kalsiyum oksit2. alçı -
15 جير
جِيرkireçAnlamı: mermer, alçı taşı gibi taşın maddesini oluşturan kalsiyum oksit -
16 شيد
Iشِيد1. kireçAnlamı: mermer, alçı taşı gibi taşın maddesini oluşturan kalsiyum oksit2. alçıIIشَيَّدَkurumlaştırmakAnlamı: kurum duruma getirmek -
17 قرمد
Iقَرْمَد1. kireçAnlamı: mermer, alçı taşı gibi taşın maddesini oluşturan kalsiyum oksit2. alçıIIقَرْمَدَalçılamakAnlamı: alçı ile sıvamak
См. также в других словарях:
kireç gibi olmak (veya ağarmak) — yüzünde renk kalmamak, rengi solmak Genç kadının yüzü kireç gibi ağarmıştı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
kireç — is., ci, Far. gireç 1) Mermer, tebeşir, kireç taşı, alçı taşı gibi birçok taşın özünü oluşturan kalsiyum oksit, (CaO) Duvarlar kireç badanalı idi. S. F. Abasıyanık 2) Kalsiyum hidroksit, Ca(OH) Birleşik Sözler kireç fabrikası kireç kaymağı kireç… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kireçsi — sf. Kireci andıran, kirece benzeyen, kireç gibi, kirecimsi … Çağatay Osmanlı Sözlük
su — 1. is., yu Sutaşı 2. is., yu 1) Hidrojenle oksijenden oluşan, sıvı durumunda bulunan, renksiz, kokusuz, tatsız madde, ab Dere suyu tekmil çamur. Halk kuyu suyu içmek mecburiyetinde... R. N. Güntekin 2) Bu sıvıdan oluşan kitle, deniz, akarsu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
lök — 1. is., hlk. Kireç, zeytinyağı, pamuk ve yumurta akının karıştırılması yoluyla, kırık çanak çömlekleri, künkleri birleştirmekte kullanılan macun, lökün 2. is., hlk. Yedi yaşından büyük erkek boz deve Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller lök gibi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuyu — is. 1) Su katmanına varıncaya kadar derinliğine kazılan, genellikle silindir biçiminde, çevresine duvar örülen, suyundan yararlanılan çukur Kahveci Salih eğilmiş, az evvel sarkıttığı gazozları kuyudan çıkarıyordu. H. Taner 2) Toprağa kazılan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
taş — is. 1) Kimyasal veya fiziksel durumu değişiklikler gösteren, rengini içindeki maden, tuz ve oksitlerden alan sert ve katı madde Kireç taşı. Oltu taşı. 2) sf. Bu maddeden yapılmış, bu maddeden oluşmuş 3) Bazı yerlerde ve işlerde kullanılmak için… … Çağatay Osmanlı Sözlük
mermer — 1. is., jeol., Ar. mermer 1) Bileşiminde % 75 ten çok kalsiyum karbonat bulunan, genellikle beyaz, renkli ve damarlısı da olan, cilalanabilen, billurlaşmış kireç taşı Mermerler sanki binlerce yılın gurup ve şafaklarının pembesini eme eme utanan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
süt — is. 1) Kadınların ve memeli dişi hayvanların yavrularını beslemek için memelerinden gelen, besin değeri yüksek beyaz sıvı 2) bit. b. Bazı bitkilerin türlü organlarında bulunan beyaz renkte öz su 3) Erkek balığın tohumu 4) Süte benzeyen her türlü… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çeki — is. 1) Tartı 2) 225,978 kg olan, odun, kireç vb. ağır ve kaba şeyleri tartmakta kullanılan ağırlık ölçü birimi 3) mec. Üzüntü, sıkıntı 4) hlk. Kadınların başlarına bağladıkları örtü Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller çeki taşı gibi çekiye gelmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
fırça — is., Rum. 1) Bir şeyin tozunu, kirini gidermekte veya bir şeye boya, cila sürmekte kullanılan, bir araya getirilerek bağlanmış kıl vb.nden yapılan araç Yer yer kireç artıkları ve fırça çizgileri duruyor. R. H. Karay 2) mec. Resim yapma sanatı ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük